🇹🇷 Türkiye'nin Eğitim Çıkmazı

🇹🇷 Türkiye'nin Eğitim Çıkmazı

YAYINLAMA:

Diploma Deliliği mi, Meslekî Gerçeklik mi?

Türkiye’de üniversite mezunu olmanın bir vatandaşlık görevi, hatta adeta ilahi bir zorunluluk gibi görüldüğü bir anlayış hâkim.
Lise bitiren her gencin, yeteneği veya ilgisi ne olursa olsun, bir yükseköğretim kurumuna adım atması gerektiği yönündeki bu toplumsal baskı; ülkeyi, giderek büyüyen bir “diplomalı işsizler ordusu” gerçeğiyle yüz yüze bırakıyor.

 

🎓 “Türkiye, üretimi değil diplomayı kutsuyor.”

Gençler, 24-25 yaşlarına hatta daha ilerisine kadar süren anlamsız bir öğrencilik döngüsüne hapsoluyor. Ekonomik hayata geç katılıyorlar, üretimden uzaklaşıyorlar, üstelik ailelerinden hâlâ harçlık alarak bağımsızlaşamıyorlar.
Bu tablo, hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük bir kayıp anlamına geliyor.

 

Müdür değil, teknisyen arayan bir ülkeyiz

Oysa biz, “müdür”lerden çok “teknisyen”lere, “ustalara” ve “üreten insanlara” ihtiyaç duyan bir ülkeyiz.

Düşünün:
Bir evin su tesisatını kusursuzca yapan,
Hasarlı bir arabayı yeniden canlandıran,
Bozuk bir klimayı tamir eden,
Verimli tarım yapmayı bilen insanlar...

Lise mezunu ya da meslek lisesi çıkışlı bu bireyler, somut becerileriyle ekonominin çarklarını döndüren, üretime katkı sağlayan, vergi ödeyen gerçek kahramanlardır.
Onlar, binlerce niteliksiz üniversite mezunundan çok daha fazla toplumsal fayda yaratıyor.

 

Gelişmiş ülkeler üretimi önce planlıyor

Gelişmiş ülkelere baktığımızda, üniversite mezunu oranının toplam nüfusun çok küçük bir kısmını oluşturduğunu görüyoruz.
Orada amaç; gençleri 18 yaşında somut bir meslek sahibi yaparak erken yaşta üretime katmaktır.
Üniversite, sadece akademik kariyer veya özel uzmanlık gerektiren alanlar için bir tercihtir. Bizde ise diploma, çoğu zaman ne işe yaradığı belli olmayan bir “etiket”e dönüşmüş durumda.

 

Kaybolan gençlik yılları

Yanlış yönlendirilmiş bu eğitim sistemi yüzünden milyonlarca genç, hayatının en verimli yıllarını boşa harcıyor.
Eğitim sistemimiz, meslek kazandırmak yerine hayal satıyor.
Sonuç: Üreten değil, bekleyen, iş arayan, umutsuz bir gençlik.

Oysa güçlü bir toplumun temeli; herkesi üniversiteye doldurmak değil, her gence lise eğitimi sonunda geçerli ve üretken bir meslek kazandırmaktır.

 

Gerçek şu ki…

Ülkeyi ileriye taşıyacak olan, kof diplomalar değil; somut becerilerle donatılmış, işini seven, üreten insanlardır.
Bu kısır döngüyü kırmalı, eğitimi “diploma yarışı” olmaktan çıkarıp, “meslek ve uzmanlık” yoluna dönüştürmeliyiz.
Aksi halde, diplomalı işsizliğin bedelini sadece gençler değil, hepimiz çok ağır ödeyeceğiz.

Sağlıcakla Kalın…

✍️ Erol Altunoğlu – GÜNESAV KÖŞE

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *