

Özgürlüğün ve Halkın Karaoğlanı: Ecevit’in Mirası
✍️ Vatandaş Rıza Başkan – GÜNESAV KÖŞE
“Mücadeleyi bırakırsanız ileride özgürlük de sizi bırakır.”
Bu söz, sadece bir siyasi figürün aforizması değil; bir yaşam felsefesinin ve duruşun özeti. Rahmetli Bülent Ecevit’in bu veciz ifadesi, bugün hâlâ yolumuzu aydınlatan bir meşale gibi duruyor.
1971’de Zonguldak’ta yaptığı konuşmada söylediği bir başka söz ise unutulmamalıdır:
“CHP’nin tabanı halktır; tavanı ise bu halkın emrinde olmalıdır. Örgüt, halkın sözcüsü olmalıdır, yöneticinin değil.”
O döneme kadar süregelen parti-halk mesafesine adeta bir isyan bayrağıydı bu sözler.
Ecevit’in “ortanın solu” anlayışı, sadece ideolojik bir konumlanma değildi; siyasetin toplumsal tabanını yeniden tanımlama çabasıydı. CHP, sadece kurucu ilkelere bekçilik eden bir parti değil; emekçinin, köylünün, işçinin, adalet ve özgürlük isteyenlerin partisi olmalıydı.
O, CHP’yi dört duvar arasından çıkarıp memleketin tarlasına, fabrikasına, maden ocağına taşıdı. Siyaseti, yüksek tavanlı binaların soğukluğundan alıp halkın sıcak nefesine ve mücadelesine kattı. Bu samimi ve köklü dönüşüm, ona büyük halk desteği kazandırdı ve milletin kalbinde “Karaoğlan” unvanını sağladı. Bu unvan, sadece karizmasıyla değil, mütevazılığı, dürüstlüğü ve halka olan sarsılmaz inancıyla da perçinlenmişti.
Peki, bugün Ecevit’in mirasına nasıl bakmalıyız?
Onun siyaset anlayışında, örgüt liderin değil, halkın emrinde olmalıydı. Özgürlük, mücadele edilerek kazanılır ve ancak mücadele sürdürüldükçe ayakta kalır. O, siyaseti bireyin onurunu yücelten bir hizmet aracı olarak görüyordu.
Bugünün karmaşık siyaset ortamında, Ecevit’in ilkeleri bize pusula olmalı: Siyasetin özü halktan kopmak değil, halkla birleşmektir. Adalet ve özgürlük mücadelesi bir lütuf değil, sürekli sürdürülmesi gereken bir görevdir.
Ne zaman siyaset karmaşıklaşsa, ne zaman halk ile kurum arasındaki bağ zayıflasa, dönüp Ecevit’in Zonguldak’tan yükselttiği sese kulak vermeliyiz:
“Örgüt, halkın sözcüsü olmalıdır, yöneticinin değil.”
Karaoğlan’ın mirası, sadece bir partinin tarihi değil; Türkiye’nin demokratikleşme yolculuğunda halkın gücüne olan inancın da ta kendisidir. Mücadele hiç bitmemeli… Çünkü Ecevit’in dediği gibi, mücadeleyi bırakırsak, özgürlük de bizi bırakır.