

🖊️ “Mutlak Kaosun Eşiğinde CHP: Siyasi Kriz ve Toplumsal Tepkiler”
🖊️ Mutlak Bulanık mı, Mutlak Kaos mu? CHP’de Siyasi Kriz ve Toplumsal Yansımalar
Türkiye siyasetinin tam ortasında, pusulası şaşmış bir gemi gibi savruluyoruz. Her sabah gözlerimizi açtığımızda, bir önceki günden daha belirsiz bir güne uyanıyoruz. Doğru ile yanlış, siyah ile beyaz arasındaki çizgiler silikleşmiş durumda. Peki bu “bulanıklık” hali bir geçiş dönemi mi, yoksa yaklaşan bir kaosun habercisi mi?
⚖️ CHP’de Mutlak Butlan Krizi
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38. Olağan Kurultayı ve 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan dava, sıradan bir hukuki süreç değil; Türkiye siyasetini 24 ekimde doğrudan etkileyecek bir dönemeçtir.
Mahkeme, “mutlak butlan” kararı verirse kurultay yok hükmünde sayılacak, Özgür Özel liderliğindeki mevcut yönetim düşecek ve çağrı heyeti ya da kayyum gibi olağanüstü senaryolar gündeme geliyor.
Bu sadece CHP’yi değil, ana muhalefet görevini üstlenen tüm toplumsal muhalefeti sarsacak bir deprem etkisi yaratır. Siyasetin enerjisi halkın sorunlarından iç kavgaya kayar, iktidarın eli güçlenir.
🧭 Bulanıklık mı, Yeni Düzen mi?
Bugün siyaset de toplum da bulanıklığın ortasında. Bir zamanlar net gördüğümüz gerçekler griye büründü. Bu belirsizlik, manipülasyona açık bir alan yaratıyor. İnsanlar en keskin, en radikal çözümlere yöneliyor. Bu da demokratik mekanizmaları değil, kutuplaşmayı besliyor.
Oysa bulanıklık kaos olmak zorunda değil. Eğer eleştirel düşünceyi kuşanır, ortak aklı yeniden inşa eder ve demokratik süreçlere sahip çıkarsak, bu belirsizlik bir fırsata dönüşebilir. Tarih, en büyük krizlerin ardından en sağlam dengelerin kurulduğunu defalarca gösterdi.
👥 Sıradan İnsanlar ve Siyasi Sorumluluk
“Küçük bir anahtarı olan, kendini bütün kilitlerin sahibi sanıyor.”
Siyasette en tehlikeli kırılma, sıradan insanların eline bilgi ve sorumluluk olmadan güç geçtiği anda ortaya çıkıyor. Bu durum, liyakati reddeden, eleştiriyi düşmanlık gören bir iklim doğuruyor.
Toplum olarak her defasında aynı hatayı yapıyoruz: ya körü körüne direniyor ya da topyekûn teslim oluyoruz. Oysa Atatürk’ün ilk meclisinde gösterdiği gibi, temsil adaletini sağlamak, her kesimi sürece dahil etmek zorundayız.
⚪ Siyah ve Beyaz Arasında
Türkiye artık ikiye ayrılıyor:
Değerlerini satanlarla, değerlerine fiyat biçtirmeyenler arasında.
“Ben ne olacağım?” diyenlerle, “Biz ne olacağız?” diyenler arasında.
Emek vermeden siyasetten beslenenlerle, emek verip onurlu siyaseti savunanlar arasında.
Çoğunluk ne yazık ki siyahı tercih ediyor, çünkü siyah ayıplarını örtüyor. Ama unutmamak lazım: Beyaz yalnızlaştırır, ama şeffaflığı temsil eder. Bu yüzden selam olsun eğri zamanda doğru yerde duranlara.
🔑 Çözüm Nerede?
Panik yok. Yapmamız gereken belli:
Eleştirel düşünceyi kuşanmak
Bilginin kaynağını sorgulamak
Farklı seslere kulak vermek
Diyaloğu koparmamak
Demokratik mekanizmaları işletmek
Çünkü demokrasi yalnızca mahkeme salonlarında değil; kongre salonlarında, sokakta, sahada yaşar.
🖊️Mutlak Bulanıklık ve Siyasi Kaos
🖊️ “CHP’de Kriz Derinleşiyor: Mutlak Bulanıklık mı, Mutlak Kaos mu?”🖊️ “Mutlak Kaosun Eşiğinde CHP: Siyasi Kriz ve Toplumsal Tepkiler”🖊️ “CHP’de Fırtına: Kaos mu, Çıkış Yolu mu?”🖊️ “CHP’de Kriz Alarmı: Belirsizlikten Kaosa mı Gidiyoruz?”🖊️ “CHP’nin Zor Sorusu: Mutlak Düzen mi, Mutlak Kaos mu?”
Son dönemde Türkiye siyasetinde yaşanan belirsizlikler, toplumun her kesimini derinden etkileyen bir "mutlak bulanıklık" hali yaratmıştır. Bu durum, hem siyasi partilerin iç dinamiklerini hem de toplumsal yapıyı sorgulanabilir bir hale getirmiştir. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içindeki tartışmalar, bu bulanıklığın ne denli derin olduğunu gözler önüne sermektedir.
Mutlak Butlan ve Yönetim Krizi
CHP’nin 38. Olağan Kurultayı ve 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan dava, sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda Türkiye siyasetinin geleceğini belirleyecek bir dönemeçtir. Mahkemenin 24 ekimde "mutlak butlan" kararı vermesi, partiyi derinden sarsacak bir tabloyu beraberinde getirebilir. Özgür Özel’in liderliğindeki mevcut yönetim ile Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin geri dönme ihtimali, partiyi bir yönetim krizi ile yüz yüze bırakabilir.
Belirsizlik ve Kaos
Kararın gecikmesi, belirsizliği artırmakta ve parti tabanında "lider kim olacak?" sorusunu gündeme getirmektedir. Her gün yeni kulisler ve dedikodular dolaşırken, siyasetin gündemi halkın sorunları değil, CHP’nin iç dengeleri haline gelmiştir. Bu durum, yalnızca CHP’yi değil, Türkiye siyasetini de derinden etkilemektedir.
Çözüm Önerileri
Demokrasi, yalnızca mahkeme salonlarında değil, kongre salonlarında, sokakta ve sahada yaşar. CHP, bu krizden çıkmak istiyorsa, tabanın sesine kulak vermeli ve kendi iç mekanizmalarıyla çözüm üretmelidir. Eleştirel düşünceyi kuşanmak, bilginin kaynağını sorgulamak ve farklı perspektifleri dinlemek, sağlıklı bir toplumsal diyalog için elzemdir.
Mutlak Bulanıklık Çağı: Pusulasını Kaybedenlerin Kaosunda Kaybolmamak İçin Çare: ATA YOLU
Gözlerimi her açtığım sabah, bir önceki günden daha bulanık bir dünyaya uyanıyorum. İdeolojilerin çarpıştığı, hakikatlerin buharlaştığı, sosyal medya çığlıklarının birbirini boğduğu bir girdabın ortasındayız. Siyaset artık vesayet değil, ama özüne dönememiş bir karmaşa. Bu "mutlak bulanıklık" hali, yeni normalimiz mi? Yoksa içinden çıkılmaz bir kaosun başlangıcı mı?
Tarih, sıradan insanların iktidar halüsinasyonlarına kapıldığı anların trajedileriyle doludur. Küçük bir anahtarı eline geçiren, kendini tüm kilitlerin sahibi sanır. Bilgiden yoksun bir güç, kişiyi büyütmez; cehaletini ikiye katlar. İşte tam da bu noktadayız. Toplum olarak pusulamızı kaybettik. İbre o kadar hızlı dönüyor ki, artık nereyi gösterdiğini anlamak imkansız.
CHP'de yaşanan son "mutlak butlan" krizi, bu kaosun en net yansıması. Bir yanda mevcut yönetim, diğer yanda eski hesaplar... Siyasetin gündemi artık halkın derdi değil, iç kavgalar, kulisler ve mahkeme koridorları. Ana muhalefet enerjisini iç hesaplaşmaya harcarken, ülkenin gerçek sorunları büyüyor. Bu tablo, "mutlak bulanıklığın" "mutlak kaosa" evrilme tehlikesinin canlı kanıtı.
Peki çözüm? Panik yok.
Çözüm, eski ve işlevsiz kalıpları kırmakta yatıyor. Çözüm, sağ-sol, Alevi-Sünni, dindar-dinsiz ayrımlarının ötesine geçmekte. Çözüm, bilimi, aklı ve adaleti kılavuz edinmekte.
İşte tam da bu boşlukta, sesini yükselten yeni bir ses var: ATA YOLU HAREKETİ.
Bu hareket, bulanıklığı kabul ediyor ama ona teslim olmuyor. Disiplinli ve sessiz bir güçle, gürültünün değil, sistemli örgütlenmenin altını çiziyor. Manifestosu net:
Cumhuriyet’in Temel İlkeleri: Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, demokratik kazanımları temel alıyor.
Birlikte Büyümek: Ortak akıl ve ortak vicdanla, hep birlikte inşa etmek.
Eşitlik: Herkesi eşit ve adil görerek, ayrımcılığı reddetmek.
Akıl ve Adalet: Tüm kararları bilim ve aklın ışığında almak.
Bu, yeni bir kurtuluş mücadelesi. Bağımsızlık, eşitlik ve özgürlük için; ülkeyi çağdaş uygarlık yolunda ilerletmek için demokratik ve barışçıl bir irade mücadelesi.
Sonuç olarak:
"Mutlak Bulanık"ın "Mutlak Kaos"a dönüşmesi bir kader değil, bir tercihtir. Bu girdap, ya bizi yutan bir anafor olacak ya da yepyeni ufuklara taşıyan güçlü bir nehir.
Seçim, kolektif bilincimizin, sabrımızın ve bilgeliğimizin elinde.
Bu sadece bir son değil, aynı zamanda bir başlangıç.
Peki biz, onu nasıl yazacağız? Sürünün bir parçası olarak mı? Yoksa akıl ve ilkelerin yol göstericiliğinde, ATA YOLU'nda yürüyen bilinçli bireyler olarak mı?
Cevabınız olumlu ise, bu yeni başlangıcın bir parçası olma zamanı.
Sonuç
Sonuç olarak, “mutlak bulanıklık”ın “mutlak kaos”a dönüşmesi bir kader değil, bir tercihtir. İçinde bulunduğumuz bu girdap, ya bizi yutan bir anafor olacak ya da yepyeni ufuklara taşıyan güçlü bir nehir. Seçim, kolektif bilincimizin, sabrımızın ve bilgeliğimizin elinde. Bugün hem siyasetçiler hem de toplum için en kritik mesele, “bulanık” süreçlerde pusulamızı kaybetmemektir.
Kapanış
Bu süreç, sadece bir son değil, aynı zamanda bir başlangıçtır. Peki biz, onu nasıl yazacağız? Bu sorunun cevabı, hem CHP’nin geleceği hem de Türkiye siyasetinin yönü açısından kritik bir öneme sahiptir. Unutmayalım ki, mutlak olanı bulanıklaştırmak bizi özgürleştirir mi, yoksa daha büyük bir kaosa mı sürükler? Bu soruya vereceğimiz yanıt, geleceğimizi şekillendirecektir.
📌 Son Söz:
“Mutlak Bulanık”ın “Mutlak Kaos”a dönüşmesi bir kader değil, bir tercihtir. Bu süreç ya bizi yutacak bir anafor olacak ya da bizi yeni ufuklara taşıyacak bir nehir… Seçim, bizim elimizde.
Sağlıcakla Kalın”
✍️ Rıza Aydoğan – GÜNESAV HABER