YANLIŞ OLANLARLA DOĞRU YOLA GİDİLMEZ
Bazen bir ilçenin kaderi, tek bir cümlenin içine sığar:
Yanlış olanlarla doğru yol olmaz.
Bu sadece bir söz değil; memleketin ağır aksak yürüyen vicdanının yankısıdır.
Türkiye’de… CHP’de… Kartal’da… Belediyede…
Her yurttaşın, her esnafın, her gazetecinin iç çekişinde gizli bir haykırış.
Kartal sokaklarında bugün rüzgâr biraz sert esiyor.
Kimin kalbinde haklı bir sızı varsa, o rüzgârın sesi aynı:
“Biz bu memleketi yamalı bohça siyasetçilere bırakacak kadar yorgun değiliz.”
Halk, yıllardır aynı döngüyü izleyip duruyor:
Yanlış insanlar doğru kürsülerde, doğru insanlar yanlış kapıların önünde.
Vatandaşın kapısı çalındığında umut bekliyor, bahane değil.
Esnaf defterini açtığında çözüm bekliyor, erteleme değil.
Gazeteci kalemini eline aldığında hakikati yazmak istiyor, sansür değil.
Ama bazen öyle bir an gelir ki, herkesin vicdanı aynı noktada birleşir:
“Artık yeter.”
Kartal’da değişim isteyenler yeni bir dil arıyor;
hesap soran, tertemiz duran, gölgesinden korkmayan bir dil.
CHP’nin de Türkiye’nin de ihtiyacı tam olarak bu:
Doğru politikayı doğru insanlarla yürütmek.
Çünkü yanlış olanı omuzlayan hiçbir yapı doğru hedefe varamaz.
Bu kent, çocukların güven içinde uyuduğu, esnafın dükkanını umutla açtığı,
gazetecinin özgürce yazdığı bir Kartal’ı hak ediyor.
Bir ilçe, bir parti, bir ülke…
Hepsi aynı matematikle çalışır:
Doğru yolun yolcuları doğru insanlar olmalı.
Bugün Kartal’da, Türkiye’de ve CHP’de herkesin kendi kendine sorması gereken tek soru var:
“Ben doğru yolda mıyım, yoksa yanlışlarla mı yürüyorum?”
Çünkü değişimin ilk adımı, aynaya bakacak cesareti gösterebilmektir.
Ve unutma:
Yanlış olanlarla doğru yola gidilmez.
Güneş varsa karanlık değil; GÜNESAV varsa sessizlik değil.