Kartal Cemevi eski başkanı İsmail Saçlı Türkiye'nin önünde yeni bir dönem açılırken, Alevilerin de bu duruma kayıtsız kalmaması gerektiğinden yola çıkarak, yeni bir yapılanma önerisi yapıyor. Türkiye Alevi Topluluğu (TAT) adını verdiği bu oluşumda, tüm Alevi kuruluşlarının yer almasını ve içlerinden seçecekleri bir temsilci ekiple kurumsal temsiliyet yaratılabileceğini düşünüyor. İşte o yazılar:
Türkiye’de Aleviler vardır, Eşit yurttaş haklarını kullanmalıdır. Dünyada ülkelerin tarihine baktığımızda, hiç bir topluluk yoktur ki, kuruluşunda var olduğu ülkenin yönetiminde hiç olmasın . Osmanlının kuruluşunda, Cumhuriyetin kuruluşunda ve kurtuluşunda aktif rol almış olan Aleviler ise, hiç bir dönem yönetimlerde olamamış, ayrıca inancı da yok sayılmıştır . Etnik ve inançsal bir çok topluluk anayasal haklarını alırken, tarikatlar, cemaatler ülke yönetiminde son derece etkinken, Türkiye Alevileri yok sayılıyor. “Arap-Kürt-Türk ittifakı” geçmiş Osmanlı dönemlerinin Yavuz-İdris-i Bitlisî işbirliği özünde Alevilere karşı oluşturulmuştu. TÜRKİYE ALEVİ TOPLUĞU NEDEN KURULMALIDIR? Dernekler, vakıflar ve federasyonlar temsiliyet konusunda birliktelik oluşturamadığı için Alevi talepleri konusunda etkin olamadılar. Ne kadar dernek, vakıf, federasyon varsa o kadar Alevi başkanı, önderi, temsilcisi var oldu! “Bir değilsiniz ki”, ya da “kimi muhatap alalım” şeklinde sorularla karşı karşıyayız. İkrarlı Aleviler bir temsilciler meclisi oluşturarak, geçmişte Alevi örgütlülüğümüzün ilk yılları gibi, “40’lar meclisi”ni örnek alarak, bir üst topluluk oluşturulup bir lider seçilmeli ya da dönemsel sözcü de olabilir. Bunu tartışmalıyız. Bir Dede, bir Bektaşi babası, bir de Başkanlık ya da dönem sözcüsü, yönetici seçilebilir. Serçeşme modeli gibi... Bir dönem devletle tüm görüşmeleri bu heyet yapmalıdır. Erken kalkan, ilk ziyareti yapan Alevileri ben temsil ediyorum, dememelidir... Bu temsilciler de tüm kararları temsilciler meclisinden onaylatarak almalıdır. İkrara dayalı ve dar divanı usulü esas olmalıdır. Lidersiz hiç bir topluluk mücadele etse de, başarı elde edememiştir. Yolda bir isek, 4 kapıda 40 makamda hiç bir ayrılığımız yoksa temsiliyet konusunda da hiç bir sorun yaşamamalıyız . Aleviliğin yöresel ritüelleri ile ocakların farklı uygulamaları ile farklı Alevilik yaratmaya çalışılmamalıdır. Alevilerin hak talepleri etrafında bu üst yapı mücadele yürütmelidir. Dernekler, vakıflar çoğaldıkça bir birleri ile yarışma başladı. Aşure ve türbe ziyareti ve bir de cenaze hizmeti görmekten ileri gidilemedi. Bu faaliyetleri Alevi köy dernekleri de yürütmeye başladı. Bu hizmetler de önemli tabii ki, fakat kurumlar artık yeni bir aşamaya geçmelidir. Artık ekonomimiz, devasa binalarımız var, gençlerimiz var ihtiyaca göre yeni yapılanmalara gitmeliyiz. Hep Hüseyinî duruşundan, Pir Sultan gibi olmaktan bahsedilir ve nice önderlerimiz bu dava için baş koymuş bedel ödemişler. Asla makam, mevki peşinde olmamışlar. Onları örnek alırsak bir olmamıza, iri olmamıza, diri olmamıza koltuklar engel olmamalıdır. TÜRKİYE ALEVİ TOPLULUĞU (TAT) Türkiye Alevi Topluluğu (TAT) kurulmalı, geniş bir yapılanma haline getirilmelidir. İllerde şubeleri oluşturularak, o ildeki Alevileri temsil etmelidir. Seçilen kişinin ünvanı hiç fark etmez, protokol masasında yerimiz olmalıdır. Yoksa küçük yapılarla, küçük menfaatlerle birilerinin alkışlayıcısı oluruz. Aşuremize sponsor olanlara biat ederiz. Masa, sandalye, badana boya yapana itaat ederiz. Bir birimizi devletin adamı ya da şunun adamı diye suçlarız. Kim birilerine çok saldırırsa, önce o anların yanında yer alıyor bu durumları da gördük. Dün Apo’ya küfür edenler, bugün “Önder” diye övgüler yapıyor. Örgütlü olmak için her şartlarımız mevcuttur. Yoktan yaratılan kurumlarımız şimdi imkana kavuştu Bu imkanlarla geniş bir üst kurum kurulur. Dergahlar dahil tüm cemevleri isimleri farklı da olsa halkındır. İmkanlarını da halka sunmalıdır.
Günesav Haber Türkiye’de farklı etnik ve inanç gruplarının birlik ve kardeşlik mesajları sıkça vurgulansa da, Alevi toplumunun temsil ve hak mücadelesindeki dağınıklık devam ediyor. Yıllarca Türk-İslam kimliğiyle öne çıkan siyasi söylemler değişse de, Aleviler kendilerini ne tam anlamıyla temsil edilmiş ne de eşit yurttaş olarak hissedebiliyor.
Bu noktada önemli bir çağrı var: Türkiye Alevi Topluluğu (TAT) adında güçlü bir üst yapı kurulmalı. Mevcut dernekler ve vakıflar arasındaki parçalanmışlık, Alevi haklarının etkin savunulmasını engelliyor. Yeni yapı, Alevi kimliğini ve taleplerini ortak bir çatı altında toplamalı; farklı yöresel ritüeller ve gelenekler saygıyla korunurken, asıl vurgu ortak hak ve eşit yurttaşlık olmalı.
Türkiye Alevi Topluluğu, il bazında şubeleriyle örgütlenmeli, seçilecek lider ya da temsilci ise protokolde ve resmi platformlarda yer alabilmeli. Bu, Alevilerin hem siyasi hem sosyal alanda görünürlüğünü artıracak, tarih boyunca eksik kalan temsiliyeti sağlayacaktır.
Alevi toplumu, barış ve kardeşliğin samimi savunucusu olarak, etnik ve inanç ayrımcılığına karşı Hz. Ali’nin “Ya dinde kardeşsin ya da yaratılıştan” sözünü rehber edinir. Kurulacak üst yapıyla, hem kendi haklarını koruyacak hem de Türkiye’de daha güçlü bir demokrasi için katkı sağlayacaktır.
📝 GÜNESAV HABER – Rıza Başkan’ın Yorumu:
Türkiye’nin farklı kimlik ve inançlarını bir arada tutan en temel değerlerden biri kardeşliktir. Alevi toplumunun hak ettiği temsiliyeti güçlendirmesi, ülkemizin demokratik ve eşitlikçi yapısını sağlamlaştırır. “Türkiye Alevi Topluluğu”nun kurulması, sadece Alevilerin değil, Türkiye’nin geleceği için de hayati önemdedir. Bu yapı, birleştirici ve adaletli bir temsil sağlayarak, toplumsal barışı derinleştirecek önemli bir adımdır. Eşit yurttaşlık ilkesiyle, tüm halkların kardeşliği gerçek anlamını bulacaktır. Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın demokrasi!
İsmail Saçlı Başkanın bugünkü Facebook yazısı BARIŞ -KARDEŞLİK NE GÜZEL SÖZLER. Hiç birimizin itiraz edemeyeceği söz Barıştır. PKK Silah bırakma sürecinde, Siyaset kurguları , Söylemleri değişmeye başladı . Kürt- Türk - Arap ittifakı kardeşlisinden bahsedilince Bende düşündüm Bir Alevi yurttaş olarak ben burdamıyım yerim neresi diye? Yıllarca Türk İslam tezini savunanlar , Tek Devlet tek millet tek mezhep derken şimdi , Türk İslam Tezinden vazgeçmiş gözüküyor . Tüm Kürtler Veya Araplar dünyada islam değildir . Irk farklı Din farklıdır . Türkiyelilikten Bahsederken 30 - 35 Irk ve Dil var denilirdi . Ne oldu şimdi bunlar ya Türk yada Kürt mi olmak zorunda . İnsanların etnik inansal kimliğini yok mi sayacak sınız . Milli Görüş Gömleğini çıkarıp Türk İslam çeketini giyip orta Doğu havasına kapılıp Emevi Arap islam anlayışı ile ittifak kuruldu. Ortak buluşma Demokrasi İnsan hakları Özgürlük ler değil sadece Emevi islamında içinde oldu Süriyede Coloni de içine alan İslam bayrağı . Ne Anadolu İslamı ne Anadolu Aleviliği bu kardeşliği geçici menfaat kardeşliği görür . Hz Alinin Yolundan gidenler Din dil ırk cinsiyet ayrımı yapmazlar . 72 Millete aynı nazarla bakarlar . Hz Ali derki Ya dinde kardeş siniz yada yaratılıştan der. İnsanlar Hz Adem ve Hz Havva dan zühür ettiğine göre Tüm İnsanlar kardeştir . Yaratılanı severiz yaratan dan ötürü sözü boşamı söylenmiş dır . Bir tezgah varsa önce tezgahın ön kısmına güzel şeyler konulur geri tarafındaki ni satıcı , Alıcıya yutturur . Barış adı altından gerçekten barış çıkar . En çok barışı isteyen bizleriz . Ne diyelim , çok sevdiğim sık kullandığım bir sözle yazıyı bitireyim . Yaşasın Halkların Kardeşliği !
Barış ve Kardeşlik Üzerine Düşünceler
Barış… Kimsenin itiraz edemeyeceği, herkesin özlemini duyduğu en güzel kelime.
PKK’nın silah bırakma sürecinde siyasetin ve söylemlerin değişmeye başladığı bir dönemdeyiz. Kürt-Türk-Arap ittifakından, kardeşlikten söz ediliyor. Ancak ben bir Alevi yurttaş olarak düşünüyorum; bu yeni tablonun neresindeyim? Nerede yer alıyorum?
Yıllarca “Tek Devlet, Tek Millet, Tek Mezhep” diyenler, şimdi Türk-İslam tezinden uzaklaşıyor gibi görünüyor. Oysa ki dünyada tüm Kürtler ve Araplar İslam değil; ırk, dil ve din farklıdır. Türkiyelilikten bahsederken 30-35 farklı ırk ve dil olduğunu söylerdik, şimdi ise sanki herkes ya Türk ya Kürt olmak zorundaymış gibi bir anlayış ortaya çıktı. Etnik ve inançsal kimlikler yok sayılamaz.
Milli Görüş’ün gömleğini çıkarıp, Türk-İslam ceketi giyerek, Ortadoğu’nun Emevi İslam anlayışıyla bir ittifak kuruluyor. Ortak payda ise demokrasi, insan hakları ve özgürlükler değil; Emevi İslam’ının, Suriye’deki kolonilerde dalgalanan bayrağı. Ne Anadolu İslamı, ne Anadolu Aleviliği bu tür geçici, çıkar odaklı kardeşliklere inanır.
Hz. Ali’nin yolundan gidenler; din, dil, ırk ya da cinsiyet ayrımı yapmaz. 72 millete aynı nazarla bakar. Hz. Ali der ki: “Ya dinde kardeşsin ya da yaratılıştan.” İnsanlar Hz. Adem ve Hz. Havva’dan türediğine göre, hepimiz kardeşiz.
“Yaratılanı severiz, Yaratan’dan ötürü” sözü boşuna söylenmemiştir. Eğer bir tezgah varsa, öne güzel sözler koyulur, ama arka planda başka planlar gizlenir; satıcı alıcıyı kandırır.
Barış adı altında gerçek barış çıkmalı. Bizler en çok barışı isteyenleriz.
Sözlerimi sevdiğim ve sıkça kullandığım bir cümleyle bitireyim:
“Yaşasın Halkların Kardeşliği!”
Rıza Facebook Yorumu: Halkların kardeşliği, kağıda yazmakla değil, kalbe kazımakla olur. Barış, başkalarının lütfedeceği bir şey değil; bizim her gün yeniden talep edip inşa edeceğimiz bir gelecek hayalidir. Onurlu bir barış ve eşit bir kardeşlik için yol uzun, ama yürümeye değer. Ve unutmayalım ki; barış bir günün, bir müzakerenin, bir kağıdın üstündeki imzaların işi değildir. Barış, her gün yeniden kurulması gereken bir irade, her gün emek verilmesi gereken bir yaşam biçimidir.
Halkların kardeşliği, sadece sözle değil, adaletle, eşitlikle, vicdanla olur. Bugün birileri kardeşlik derken, diğerleri ötekileştiriliyorsa, o kardeşlik değil, yeni bir tahakküm biçimidir.
Aleviler, Kürtler, Türkler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Romanlar, Çerkesler… Anadolu’nun toprağında kim varsa, hepsi eşit yurttaş, hepsi aynı insanlık ailesinin parçasıdır.
Hiçbir inanç, hiçbir mezhep, hiçbir kimlik diğerinin önünde veya gerisinde değildir.
Barış böyle başlar: önce bunu anlamakla.
Bugün bu coğrafyada yaşayan herkes için en büyük sorumluluk şudur:
Barışa sahip çıkmak.
Söylem değil, samimiyet.
Süs değil, adalet.
Menfaat değil, vicdan.
Bunu başardığımız gün, çocuklarımız için daha güzel bir yarın bırakacağız.
Ve o gün geldiğinde gerçekten diyebileceğiz ki:
Yaşasın halkların gerçek kardeşliği!
Yaşasın onurlu bir barış!
Yaşasın özgür, eşit ve adil bir gelecek!
Ve her zamanki gibi…
Yazılarımı okuduğunuz, düşüncelerinizle katkı sunduğunuz ve samimiyetle yanımda durduğunuz için teşekkür ederim.
Hep birlikte daha iyiye ulaşmak için yazmaya, konuşmaya, sormaya devam edeceğiz.
📝 GÜNESAV HABER – Rıza Başkan’ın Haber Yorumu
Barış ve kardeşlik, hiçbirimizin itiraz edemeyeceği en kıymetli değerlerdir. PKK’nın silah bırakma süreciyle birlikte siyasetin ve söylemlerin değiştiği bu dönemde, Kürt-Türk-Arap kardeşliğinden söz ediliyor. Ancak bir Alevi yurttaş olarak soruyorum: Biz nerede duruyoruz? Kimliklerimiz, inançlarımız yok sayılır mı?
Yıllarca savunulan “Tek Devlet, Tek Millet, Tek Mezhep” anlayışından uzaklaşılıyor gibi görünse de, gerçeklere dönmek gerek. Dünyada farklı ırk ve inançlar var. Türkiye’deki etnik ve inançsal çeşitlilik yok sayılamaz. Barış ancak bu gerçekler kabul edilerek sağlanabilir.
Hz. Ali’nin dediği gibi; ya dinde kardeşiz ya da yaratılıştan. İnsanlık ortak kökten gelir. Yaratılanı severiz, Yaratan’dan ötürü. Bu yüzden barış adına atılan her adım samimi olmalı, çıkar hesaplarından uzak olmalıdır.
En çok barışı isteyen bizleriz. Bu yolda “Yaşasın Halkların Kardeşliği!” diyerek ilerlemeliyiz.
Rıza Başkan
GÜNESAV HABER


İBB Meclisinde Kelepçe Krizi: Başkanvekili ile MHP Grup Başkanvekili Arasında Sert Tartışma
#GÜNDEM HABERLERİ / 16 Temmuz 2025

✅ 15 Temmuz’un Kahramanları İBB Önünde Anıldı: Demokrasiye Vefa Gecesi
#GÜNDEM HABERLERİ / 16 Temmuz 2025
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *