2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Oteli’nde gerçekleşen ve birçok aydının hayatını kaybetmesine neden olan korkunç olayın üzerinden 32 yıl geçti. Oynanan bu trajik oyun, aydınlarımızı, sanatçılarımızı ve yazarlarımızı hedef alarak toplumsal bir travmaya yol açtı. Mesele, yalnızca bir katliam değil, aynı zamanda sorumluların yargı önünde hesap vermeden kayıtlara geçmesiyle ilgili de bir sorun haline gelmiştir. Bu olay, toplum hafızasında derin yaralar açtı ve unutulmaması adına sürekli anılması gerekmektedir.
Unutulmaz Kayıplar
Bu zifirî olayın kurbanları arasında yer alan 33 aydınımız, sadece kendi kimlikleriyle değil, aynı zamanda düşünceleriyle de toplumda önemli bir yer edinmişti. Onlar, sanatı ve fikir özgürlüğünü savunarak bu ülkenin kültürel zenginliğine önemli katkılarda bulunmuşlardı. Ancak bu karanlık gün, onları sistematik bir şekilde hedef alarak katledilmesine neden oldu. Sivas Madımak Oteli’ndeki olay, pek çok insanın hafızasında derin izler bıraktı ve toplumsal barışın nasıl kolayca tehdit edilebileceğini gösterdi. Bugün, bu olayların tekrarlanmaması için daha bilinçli bir toplum yaratarak yaralarımızı sarmamız gerektiğini unutmamalıyız.
Mezhepsel Kutuplaşma Sorunu
Son yıllarda artan mezhepsel ve kimlik temelli kutuplaşmalar, toplumsal barışı tehdit ederken, bu tür olayların yaşanma riskini de artırmaktadır. Siyasal İslam olarak tanımlanan bir ideolojik yaklaşım, toplumun birliğini zedeleyecek yaklaşımlar sergilemekte ve farklı inançlara sahip bireyleri bir araya getirirken, ayrımcı bir dil kullanmaktadır. Öte yandan, bu tür politikalara karşı durarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu idealleri olan "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışını yeniden canlandırmak gereklidir. Bu bağlamda, tüm vatandaşlarımızın eşit haklarla donatıldığı ve özgürce yaşadığı bir toplum inşa etmek, öncelikli bir hedef olmalıdır.
Adalet ve Barış İçin Verilen Söz
Sivas Madımak Oteli’nde kaybettiğimiz değerli aydınlarımızı anarak, geçmişte yapılan hataları bir daha yaşamamak adına adaletin sağlanmasını sağlamak için çalışmalıyız. Bu süreçte, Doğru Parti olarak, adil ve barış dolu bir ülke amaçladığımızı belirtmekteyiz. Zihniyet değişikliği ve yeni politikalar geliştirmek, Türkiye’nin geleceği için olmazsa olmaz bir adımdır. Bu amaçla, tüm siyasi unsurların ortak bir noktada buluşarak, bir arada barış içinde yaşamanın yollarını araması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verdiğimiz bu söz, sadece tahayyül değil, eyleme dönüşmesi gereken bir taahhüttür.
DOĞRU PARTİ GENEL İDARE KURULU