Kırıntı Yaylası’nda yıllardır süregelen doğal yaşam, tarım ve hayvancılık, planlanan altın ve bakır projeleri nedeniyle tehdit altında. Projede cevherin siyanürle ayrıştırılması öngörülüyor; bu da toprağı, suyu ve canlıları doğrudan tehlikeye atıyor.
Köylüler, Gümüşhane Valiliği’nin 2011 ve 2021’de verdiği “ÇED gerekli değildir” kararına karşı hukuki mücadele başlattı. Erzincan İdare Mahkemesi, 2021’de bu kararı hukuka aykırı bularak yürütmeyi durdurdu. Ancak 2025’te Danıştay, dosyayı yeniden görüşmek üzere geri göndererek şirketler için hukuki bir kapı açtı.
Bu durum, altın işletmelerinin “önce sondaj, sonra siyanürlü üretim” stratejisine zemin hazırlıyor. Bölge halkı, doğal su kaynakları ve tarım alanlarının yok olmasına karşı tek yürek oldu. Sosyal medyada #KırıntıYaşamHakkı etiketiyle destek çağrıları sürüyor.
Kırıntı Yaylası’ndan akan sular Kelkit Vadisi’ne, oradan da Yeşilırmak’a ulaşarak milyonlarca insanın ve binlerce dönüm tarım arazisinin yaşam kaynağı oluyor. Altın işletmesi, sadece Kırıntı’yı değil tüm havzayı tehdit ediyor.
Rıza Başkan Yorumu:
“Kırıntı Yaylası yalnızca bir köy değil; suyumuz, toprağımız ve geleceğimizdir. Altın için doğal yaşamı, tarımı ve kültürümüzü feda edemeyiz. Hukuki süreçleri takip etmeli, yetkililere baskı yapmalı ve birlikte hareket etmeliyiz. Gelecek nesillere temiz su ve verimli toprak bırakmak hepimizin görevidir.”