Adana’da bir kolejde görev yapan bilişim teknolojileri öğretmeni, kadın öğretmenlerin ve öğrencilerin tuvaletlerine gizli kamera yerleştirip görüntüleri internette sattığı iddiasıyla gözaltına alındı.
Okul koridorlarında yankılanan bu iddia, yalnızca bir suç değil; güvenin, mahremiyetin ve eğitim ortamının kalbine saplanan karanlık bir bıçak gibi…
Soruşturma dosyasına göre olay, kadın bir öğretmenin tuvalette ışık yansımasını fark etmesiyle ortaya çıktı. Tavandaki gizli kamerayı bulduğunda, yaşadığı şokun tarifi yoktu. Durumu bildirdi, ancak iddiaya göre hemen ardından tehdit edildi.
Korku, tedirginlik, panik…
Öğretmen kendisini bir odaya kilitleyip polisi aramak zorunda kaldı.
Polis ekipleri hem okulda hem şüphelinin evinde arama yaptı.
Sonuç?
▪︎ Çok sayıda gizli kamera
▪︎ Dijital depolama cihazları
▪︎ Öğretmenlere ve öğrencilere ait kişisel görüntüler
Bir eğitim kurumuna asla yakışmayan karanlık bir arşiv…
Dahası, iddialar daha da ağır:
Okul yönetiminin durumu bildiği, fakat adım atmamakla kalmayıp öğretmenlere baskı uyguladığı öne sürülüyor.
Eğitim yuvası olması gereken bir kurumda, sessizliğin duvar örmesi…
İnsan haklarına, mahremiyete, güvene ağır bir ihanet.
Adana, bu olayla birlikte yalnızca bir suç değil; sistemin gölgesine sinmiş bir ihmal zinciriyle de yüzleşiyor.