

🩶 Cesaretin Gücü
Aklın sınırlarını aşan yüreklerin hikâyesi...
Akıl, insanın en büyük pusulasıdır.
Hayatı planlamamızı, riskleri hesaplamamızı ve doğru kararlar almamızı sağlar. Bir sorunu çözmek için masaya oturduğumuzda, ilk başvurduğumuz güç her zaman aklımız olur. O, bizi güvende tutan, düzenli ve başarılı olmamıza yardımcı olan kusursuz bir araçtır.
Ama hayat öyle anlarla doludur ki, bazen aklın bütün hesapları bir noktada tıkanır.
Mantık susar, ihtimaller anlamsızlaşır, yol belirsizleşir.
Tam da o anda devreye başka bir güç girer: Kalbin cesareti.
Unutmayalım ki, aklın gücünden daha kuvvetli olan tek şey kalbin cesaretidir.
Aklımız bazen bizi korumak için geri çeker; “Bu çok riskli, başaramazsan rezil olursun.” der. Oysa cesaret, korkunun yokluğu değil, korkuya rağmen adım atabilme iradesidir.
Hayallerin peşinden koşmak, yeni bir işe atılmak, adaletsizliğe karşı ses çıkarmak, tanımadığın bir şehirde yeni bir başlangıç yapmak…
Aklın süzgecinden bakıldığında, hepsi binlerce “ama” ile doludur.
İşte o “amaları” susturup “belki de yapabilirim” diyebilmek, kalbin cesaretidir.
Eğer büyük ve anlamlı bir şey inşa etmek istiyorsak, sadece akıllı olmak yetmez.
Tutku, inanç ve cesaretle hareket etmeliyiz.
Çünkü bazen aklın çizdiği sınırları aşmak gerekir.
Pusulayı kalbimize çevirdiğimizde, yol her zaman net görünmeyebilir ama yön doğrudur.
En büyük zaferler, aklın “dur” dediği yerde, kalbin “devam et” diye attığı ilk adımla başlar.