

Siyasetin Dumanlı Meyhaneleri ve Diz Çökmeyen Gerçekler
Geçmişte siyaset daha sıcaktı. Yerel bir gazeteci olarak, gün boyu muhalif sorular sorduğunuz siyasetçiyle akşam bir kahvede sohbet edebilirdiniz. O muhaliflik güzeldi; ahlakın sınırlarını zorlamadan, memlekete hizmet gayesiyle yapılırdı.
Buradan yola çıkarak, siyasetin temel taşlarından olan ilçe teşkilatlarına bakalım. İlçe başkanlığı, partinin programını anlatan, halkla temas kuran, tamamen örgüt işleriyle uğraşan ve hamallık derecesinde emek isteyen bir görevdir. Bu düzeyde, kişinin memleketi veya inancı pek sorun olmaz. " Erzincanlılar hep seçiliyor" veya "parti mezhep partisi oldu" gibi yaygaralar bu katta kopmaz. Çünkü partinin "oyun kurucuları" bu makamı genellikle "hamallık" olarak görür.
Ancak iş, belediye başkanlığı gibi daha üst ve yaptırım gücü olan bir makama geldiğinde, her şey değişir. Hemen, "Gümüşhaneli ya da Alevi adayla oy alamayız" propagandası başlar. Geçmişte Kartal ve Maltepe'de bu kara propagandayı yaşadık ve kırdık. Demek ki oluyormuş.
Az'dan Az, Çoktan Çok Gider
Anadolu’nun güzel bir sözü vardır: "Az'dan az, çoktan çok gider." Hangi ilçede hangi ilden fazla nüfus yaşıyor ve partiye üyeyse, doğal olarak temsiliyetleri de artacaktır. Maltepe, Pendik, Üsküdar, Sultanbeyli gibi ilçelerde Sivas nüfusunun yoğun olması, seçilen ilçe başkanlarının da buradan çıkmasını normal kılıyor. Peki, önümüzdeki seçimlerde Anadolu Yakası’ndaki dört ilçenin belediye başkanı Sivaslı olursa, aynı duyarlılık gösterilir mi? Bunu düşünmeden edemiyor insan.
Meyhanede Pişen Siyaset ve Erkek Kokusu
Seçim atmosferi iyice kızıştığında, siyasetin gerçek nabzı meyhanelerde atar. Tıklım tıklım dolu mekanlarda rakı dumanı, kebap kokusuna karışır. Ama o masalarda asıl pişen, siyasettir. Kahkahaların ardında ince pazarlıklar döner.
En popüler tavır, "Ben küstüm" modasıdır. Kimi gerçekten kırgın, kimi ise fiyatını yükseltmek için naz yapmaktadır. Oğluna iş, kızına terfi, kırsaldan bir arsa… Küslük, burada pasif bir isyan değil, aktif bir pazarlık aracıdır.
Ve bütün bu pazarlıkların dili erkekçedir. Masaları testosteron kaplamıştır. Patronaj ağları erkekler arasında kurulur, erkekler arasında pazarlanır. Kadınlar ise bu sahneye ya mutfaktan, ya aracılarla ya da "erkekleşerek" girebilir. Modern olduğunu iddia eden toplumumuzun ataerkil örgüsü, bir meyhane masasında tüm çıplaklığıyla ortaya serilir.
Hemşerilik, Beklenti Ekonomisi ve Özgürlüğün Pazarlığı
Bu sistemde, birine verilen en ufak bir imkân, zincirleme bir beklenti yaratır. "Ona verildi, bana yok mu?" sesleri yükselir. Hemşerilik bağı, erkek kardeşlik bağıyla birleşir ve meyhane masası küçük bir devlet simülasyonuna dönüşür. Dağıtan bir baba figürü, abiler ve sürekli daha fazlasını isteyen bir aile...
Bu oyunun en acı tarafı, özgürlüğün ve oyun bir pazarlık metasına dönüşmesidir. Oy, bir ideal için değil; bir "işçik", bir terfi veya bir arsa için kullanılır. Statüko, her seçimde bu şekilde yeniden üretilir. Değişim ihtimali, kebap dumanında kaybolup gider.
Diz Çökmeden Siyaset ve "Kral Çıplak" Demek
Peki, gerçek siyaset bu mudur? Suya sabuna dokunmadan, "aman o kırılmasın, bu kırılmasın" diyerek, korkuyla siyaset yapılmaz. Bu yöntemle belki makam sahibi olunur, ama Kartal'da siyaset yapıldığı zannedilmez.
Siyaset, köle olmak için değil; özgürlük, insanlık ve toplum için yapılır. Hak, hukuk, adalet diye öne çıkıp, arka kapıdan ticaret yapılamaz. Siyaset, tavır almaktır, başkaldırmaktır, doğruları korkusuzca haykırmaktır. İktidar olana kadar sizi, iktidar olduktan sonra ise örgütü ve halkı temsil eder.
5393 sayılı yasa kapsamında bir belediye emekçisi ve CHP'li olarak diyorum ki: Makam, mülk veya güç sahibi olabilirsiniz. Ancak asıl olan, yoksulu gözetmek, garibanı kollamak, düşeni kaldırmaktır.
Son Söz
Artık Kartal'da kral çıplak! Siyaset, diz çökmeden, korkusuzca, ideoloji ve inançla yapılır. Liyakatin, eşitliğin ve gerçek demokrasinin sesi olmak için, meyhane dumanlarının arasından sıyrılıp, sandığa ve halkın gerçek fısıltılarına kulak vermek gerekiyor. Değişim, ancak bu cesareti gösterenlerin eseri olacaktır.
✍️ Rıza Aydoğan