İzmir'de 23 bin işçi, eşit işe eşit ücret talebiyle başladıkları eylemde grev kararı alarak 28 Mayıs gecesi işe çıkmadı. Grev, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İzBB) iştirak şirketleri olan İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir'de gerçekleştirildi. İşçilerin temel isteği, insanca yaşanabilir bir maaş ve "eşit işe eşit ücret" iken, belediye yönetimi bu talepleri bütçe yetersizliği nedeniyle karşılamayı reddetti. Sendika, işçilere yüzde 60 oranında bir ücret artışı teklif ederken, belediyenin son teklifi yalnızca yüzde 30'du. Bu duruma tepki gösteren işçiler, belediyenin önerisinin enflasyon karşısında anlamını yitirdiğini belirtti.
GREV ÖNCESİ: Uzlaşma Çabaları Sonuç Vermedi
İzmir Büyükşehir Belediyesi üç önemli iştirakinde çalışan işçiler, daha iyi yaşam standartları talep etmek amacıyla toplu iş sözleşmesi görüşmelerine girdi. Ancak bu görüşmeler, iki taraf arasında anlayış sağlanamadığı için sonuçsuz kaldı. İşçilerin alacakları ücretlerin enflasyonun gerisinde kaldığını savunan sendika, yüksek bir zam talep etti. Ancak, belediye yönetiminin önerdiği artış tatmin edici bulunmadı. İşçilerin talebi, ücretlerin en az yüzde 60 artırılması iken, belediye yönetimi yalnızca yüzde 30 oranında bir artış sunarak işçilerin yüzünü güldürmedi. İşçilerin psikolojik direnci ve taleplerine karşı verilen bu tepkili yanıt, grevi kaçınılmaz hale getirdi.
GREVin İLK GÜNLERİ: İzmir'de Ulaşım ve Temizlik Hizmetleri Durdu
Grev sürecinin başlangıcıyla birlikte İzmir'deki ulaşım ve temizlik hizmetleri büyük ölçüde aksadı. ESHOT otobüs seferleri durdurulurken, çöp toplama işlemleri de ciddi şekilde etkilenmiş durumda. İşçiler, grev başlangıcında belediye binası önünde toplandılar ve "İş, ekmek, adalet" ile "Sadaka değil, toplu sözleşme" gibi sloganlar atarak taleplerini duyurdular. Bu dönemde belediye başkanı Cemil Tugay'dan bazı tartışmalı açıklamalar geldi. Tugay, işçilere yönelik olarak "Ben patron değilim, cebimden veremem" diyerek bütçe sıkıntısını öne sürdü. Ayrıca, işçilerin isteklerinin ülkenin mevcut mali durumuyla örtüşmediğini savunarak grevin halkı mağdur ettiğini ifade etti. Bu ifadeler, işçilerin tepkisini çekti ve gerilimi artırdı.
GREVin 3. GÜNÜ: Grev Kırıcılık ve İşçilere Baskı
Grev sürecinin üçüncü gününde, belediyenin grevci işçiler üzerinde baskı kurmaya yönelik adımlar attığı iddiaları ortaya atıldı. Özellikle grevde bulunan işçilerin ulaşım kartlarının iptal edilmesi, bu baskıların en somut örneklerinden biri oldu. İddialara göre, belediye ayrıca İŞKUR üzerinden 200 taşeron işçi alarak grevi kırmaya çalıştı. Grevdeki işçilere, SMS ile grevden vazgeçmeleri yönünde yönergeler gönderildiği belirtildi. Bu uygulamalar, işçilerin direnişine karşı yapılan zorlamalar olarak yorumlandı. Sendika Başkanı Ercan Gül ise bu duruma karşılık olarak, "Cemil Tugay, işçileri halkla karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Biz haklarımızı alana kadar direneceğiz!" diyerek kararlılık mesajı verdi. İşçilerin dayanışma ruhu ve örgütlü mücadelesi, bu zor süreçte önemini artırıyor.
CHP İzmir İl Başkanı olan Şenol Aslanoğlu, devam eden grev hakkında bazı dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Aslanoğlu, grevin İzmir sakinlerini olumsuz etkilediğini savunarak, bir uzlaşma sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Ancak, işçilerin tepkisi farklı bir noktaya odaklanıyor. Onlar, CHP'nin emekçi haklarını yeterince desteklemediğini ifade ediyor ve bu durumu eleştiriyorlar.
Akademisyenler de Tepki Gösterdi
Sosyal medya platformlarında, grev ile ilgili olarak "işçiler 80-100 bin TL talep ediyor" şeklinde yanlış bilgiler yayıldı. Bu asılsız iddialara karşılık, bir akademisyen, "Ben de belediye işçisi olayım!" diyerek bu durumu eleştirdi. Ancak işçilerin gerçek talebi "eşit ücret" olarak vurgulanmakta. Sendika yetkilileri, işçilerin sadece benzer görevdeki meslektaşlarıyla aynı ücretleri almak istediklerini bildiriyor. Bu bağlamda, sendikanın açıklaması dikkat çekiyor; "Biz 80 bin TL istemiyoruz, tüm çalışanlar gibi eşit haklardan faydalanmak istiyoruz!" diyerek adil ücret talebinin önemini vurguluyorlar.
Grev Durumu ve Müzakere Süreci
Şu anki durum itibarıyla işçiler, Kültürpark ve Gündoğdu Meydanı’nda eylemlerine devam ediyor. Belediye ise, grev kırıcı uygulamalarla hizmet vermeye çalışmaktadır. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bu süreçteki kararlılıklarını ifade ederek, haklarının alınması için mücadeleye devam edeceklerini kaydetti. Grev ve müzakerelerin kilitlenmesi, işçilerin taleplerinin göz ardı edilmesi nedeniyle bu süreçte belirsizlik yarattığı görülüyor. İşçilerin talepleri karşılanmadığı sürece müzakerelerin sonuçsuz kalması muhtemel görünüyor.
Kamuoyuna Çağrı Yapıldı
Grev, yalnızca 23 bin işçinin değil, aynı zamanda bütün çalışanların mücadelesidir. Adil ücret ve insanca yaşam talebinde bulunan işçiler, #İzmirGrevde etiketiyle kamuoyundan destek bekliyor. Bu etiket altında yapılan paylaşımlar, toplumsal dayanışmanın önemini vurgulamakta. Sosyal medya üzerinden yapılan bu çağrılara, paylaşımlarla destek veren birçok kişi ve kuruluş olduğu görülüyor. #EşitİşeEşitÜcret, #GrevHaktır ve #İzmirDayanışmaBekliyor gibi etiketler bu direnişin bir parçası olarak öne çıkmakta.