Dezenflasyon programının mali yükü, en çok çalışan kesimlerin üzerindeki baskıyı artırdı. Ücretler ile yaşam standartları arasındaki ilişki neredeyse tamamen yok durumda. Son açıklanan açlık sınırı 26 bin 413 lira, yoksulluk sınırı ise 86 bin 36 lira seviyelerine ulaşmış durumda. Çalışanların yüzde 40'ı asgari ücrete (22 bin 104 TL) tabi olarak çalışıyor. Bu duruma artı 5-10 lira eklenmesi bile, çalışanların yüzde 50'den fazlasının açlık sınırının altında maaş aldığı gerçeğini değiştirmiyor. Ayrıca, 16 milyon emeklinin yaklaşık 12 milyonunun en düşük emekli maaşı olan 16 bin 881 lira ile geçinmeye çalıştığı dikkate alındığında, Maliye Bakanı Şimşek’in stratejisinin yaklaşık 25 milyon insanı ve 6-7 milyon haneyi yoksulluk sınırının altına iten bir plan olduğu ifade ediliyor.
Sanayi Sektöründeki Problemler
Son zamanlarda sanayi sektörü, çarpıcı şekilde sorunların çoğaldığı bir dönemden geçiyor. İş dünyası, artan maliyetler ve finansman zorlukları ile başa çıkmanın yollarını arıyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, azalan PMI (imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi) verilerinin ardından, sanayinin mevcut durumuna dair ciddi tehditler bulunduğunu belirtti. Temmuz ayında PMI verisi 45,9 olarak kaydedildi. Bu veri, bir önceki ay olan 46,7'nin altında kalması ile dikkat çekiyor. Anketlere katılan iş insanları, müşterilerin taleplerindeki düşüşün yeni siparişlerdeki azalmaya neden olduğunu bildiriyor. Ekonomik büyümenin önemli bir göstergesi olan PMI, sektörün işleyiş koşullarının giderek daha da kötüleştiğini ortaya koyuyor ve bu olumsuz süreç 16. aya ulaşmış durumda.
Yatırım Eğilimleri ve İşsizlik Sorunları
Yatırım alanındaki zayıflık da dikkat çekici bir hal almış durumda. Marjinal Fayda isimli raporda, siyasi ve ekonomik belirsizliklerin yatırım iştahını olumsuz etkilediği aktarılıyor. Türkiye’nin yıllık büyüme hedeflerinin her yıl ortalama yüzde 5-6 civarında gerçekleşmemesi halinde, yeni istihdam alanları yaratmanın ve mevcut işsizlere iş bulmanın imkansız hale geleceği öngörülüyor. Geçtiğimiz ay açıklanan teşvik verileri, yalnızca 14 bin kişiye istihdam olanağı sunarak, yıllık bazda yalnızca 150 bin yeni iş fırsatlarına tekabül ediyor. Bu düşük rakamlar, işsizlik oranlarının yükselmesine neden olmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), resmi işsizlik oranlarının düşük görünmesi için çeşitli manipülasyonlar yapabilirken, geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 32,9 gibi yüksek bir seviyeye ulaşmış durumda.
Piyasalardaki Gelişmeler ve Etkileri
Geçtiğimiz hafta ABD tarım dışı istihdam verilerinin açıklanması, piyasalarda önemli bir etki yarattı. Beklentilerin altında kalan bu veriler, ABD ekonomisindeki zayıflığı gözler önüne seriyor ve bu durumun sonucunda Fed'in faiz indirimine gideceğine dair kuvvetli bir beklenti oluşuyor. Sonuç olarak, dolara olan talep olumsuz yönde etkilenerek altın ve euro gibi alternatif yatırım araçlarının değer kazanmasına sebep oldu. Piyasa, Fed'in yeni bir faiz indirim döngüsüne girdiğini düşünmeye başladıkça, yatırımcıların dikkatinin bu alana yoğunlaşması kaçınılmaz hale geldi.
BIST 100 endeksi, 10.746,98 puandan kapanarak haftayı geride bıraktı. Bu değer, önceki haftanın kapanışı ile karşılaştırıldığında yüzde 0,98’lik bir artış gösteriyor. Borsa üzerinde önemli bir etkisi olabilecek yeni bir gelişmenin gündeme gelmemesi dikkat çekiyor. Düşük gelen enflasyon verileri, borsa açısından pozitif bir atmosfer yaratmış olabilir. Ayrıca, açıklanan 6 aylık finansal tablolar da endeksi şekillendirebilecek unsurlar arasında yer alıyor. Altın fiyatları ise kapalıçarşıda 24 ayar külçe altının gram fiyatının yüzde 0,38 artarak 4.376,39 lira seviyesine çıkmasıyla yükseliş göstermeye devam etti. Çeyrek altın da hafta içinde yüzde 0,39 artarak 7.330 liradan işlem görmeye başladı.
Borsa Performansı ve Ekonomik Göstergeler
Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksinin yaşadığı dalgalanmalara dikkat çekmek gerekiyor. Enflasyon oranlarının aşağı yönlü seyri, endeksi olumlu etkileyen etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak, yatırımcıların dikkat etmesi gereken bir diğer unsur, açıklanan finansal verilerin borsa üzerindeki etkileri. 6 aylık bilanço verilerinin bu hafta içinde açıklanması, piyasalardaki dalgalanmayı artırabilir. Yatırımcılar, borsa hareketlerini yakından takip ederek, piyasa trendlerini analiz etmelidir. Ekonomik göstergelerin borsa üzerindeki kalıcı etkisinin yanı sıra, olası olumsuz durumların da belirsizlik yaratabileceği unutulmamalıdır.
Döviz Kurlarındaki Dalgalanma
Döviz piyasasında gözlemlenen dalgalanmalar, büyük oranda küresel ekonomik gelişmeler ve özellikle ABD'den gelen ekonomik verilerle ilişkilidir. Bu hafta, ABD doları değer kazanarak yüzde 0,27 artışla 40,6650 lira seviyesine ulaşırken, avro ise yüzde 1,01 oranında azalarak 47,1050 liraya geriledi. Euro’nun bu düşüşü, pariteyi 1,14 seviyesinin altına çekti, ancak son dönem Fed açıklamaları sonrası euro’nun tekrar değerlendiği görüldü. Türkiye’deki faiz oranlarının düşüş göstermesiyle birlikte, bankalar arasında uygulanan faiz oranlarının 43-44 seviyelerine çekilmesi, tasarruf sahipleri için daha cazip hale geldi. Bu durum, döviz yatırımcıları için bazı fırsatlar doğurabilir.
Kamu ve Özel Sektördeki Etkiler
Kamu ve özel sektörlerdeki yatırım dinamikleri, şu anki ekonomik durumda oldukça önem arz ediyor. Yatırım fonları ve emeklilik fonları yatırımlarında sırasıyla yüzde 0,68 ve yüzde 0,43 değer kazanarak istikrarlı bir seyir izledi. Özel sektör bu dönemde kısmi olarak yatırımlarını geri çekse de kamu çalışanlarını etkileyen maaş artırımları ve toplu sözleşmeler gündemdeki yerini koruyor. Kamu işçileri için gerçekleştirilen toplu sözleşme müzakerelerinde %24 oranında zam ve seyyanen artış gibi konuların sonuçlanması, hem mevcut iş gücü açısından hem de yeni istihdamlar oluşturulması açısından büyük önem taşıyor. İş dünyası, bu yönde acil önlemler alınması gerektiğini ifade ederek hükümetten destek bekliyor.
Yerli markaların dünya genelindeki büyüme hedefleri, özellikle uluslararası piyasalarda yeni mağaza açılışları ile destekleniyor. LC Waikiki, 61 ülkede 1.300 mağazaya sahipken, bu sayıyı yıl sonunda 7.500'e çıkarmayı planlıyor. Bununla birlikte, Türkiye’nin dış ticaret açığı da önemli bir sorun olarak gündemde. Haziran ayında 7 milyar doları aşan dış ticaret açığı, ekonominin sürdürülebilirliği açısından endişe verici bir tablo çiziyor. Türk firmalarının uluslararası pazarda daha fazla yer alarak sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için, karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmesi kritik hale geliyor. Dış ekonomik ilişkilerdeki bu gelişmeler, yatırımcılar ve iş dünyası açısından büyük bir önem arz ettiğini gösteriyor.